Güzel bir başarı öyküsüydü, fakat...
Madam CJ Walker’ın ilk başta Addie’nin saç ürünlerini çalıp gizli gizli satması hiç etik değildi. Kadın seni ortak olarak almak zorunda değil yani neyin siniri bu? Ayrıca Addie, onun zor zamanında yanında durdu ve ayağa kalkmasında yardımcı oldu. Ona bu kadar yardım eden, zor zamanında yanında durup ayaklanmasına yardımcı olan birine bunu yapması çok saçmaydı. Dahası, kadının formülünü çaldı. Bu şekilde elde edilen bir başarı ne kadar takdir edilir? Ben izlerken Addie’i çoğu yönden haklı buldum desem yalan olmaz. Biri gelip benim formülümü çalsa ben de peşini bırakmazdım.
Kadının bencilliği beni çıldırttı. Her şey benim diyor, bütün mal varlıkları bütün kararlar onun. Tamam onun kurduğu bir iş tabii ki o söz sahibi olacak ama paylaşmayı bilmiyor. Ve yanındaki kişilerin hayatlarına da burnunu sokuyor. Kızını sürekli onun istediği şekilde yaşaması için darlaması delirtti beni.
Ayrı olarak para hırsından gözü dönmüş biri. Hep daha fazlasını istiyor, hiçbir şeyle yetinmiyor. Çok sinirlenerek izledim. Evet, Madam CJ Walker’ın hikayesi ilham veriyor, hayata dair birkaç şey öğretiyor fakat başkalarından formül araklamak ve bu kadar hırslı ve bencil olmak bana doğru gelmiyor...
Biyografik diziler beni genelde sıkar, o yüzden önyargıyla başlamıştım ama hikaye akışı iyiydi, kullanılan güzel müziklerle sıkılmadım pek. O dönemin şartlarına göre kadının cesaretini ve pes etmemesini izlemek güzeldi. Sanırım diziyle ilgili sevdiğim şeyler sadece bunlar...