Control Z'den sonra "çerezlik daha iyi diziler var" var lafının altını doldurmalıydım elbette. O yüzden size izlerken çok keyif aldığım değişik bir dizi önermeye geldim!

Karşınızda Why Women Kill !


Konu itibariyle 3 farklı yılda fakat aynı evde geçiyor dizi.

ilk ev sahiplerimiz 1960 yılında yaşayan Beth Ann ve Rob Stanton. Eve tabiri caiz ise "evli, mutlu, çocuklu" geliyorlar fakat bir gün yaşadıkları bir olay yüzünden ev mutlu oldukları yerden bambaşka bir anlama dönüşüyor. Olan olayda Rob Beth Ann'i suçlu görse de izledikçe işin çok farklı bir boyutta olduğunu görüyorsunuz. 




Benim favorim Beth Ann'di dizide. Özellikle başına gelenleri hiç hak etmemesi dizi boyunca "Ulan Rob Allah belanı versin" nidalarıyla kocasına sövmeme sebep oldu. Rob Beth Ann'in hayatında olmuş olan tek erkek. Yani ondan başka sevgili deneyimi olmadığı için çok saf bir şekilde kocasının her hareketini doğru kabul ediyor. Ne derse yapıyor, kendi  hobilerini, sevdiği şeyleri bile kocasına göre şekillendiriyor, her zaman en sevdiği yemekleri yapıyor. Adam "A" dese A, "B" dese B yani. Tabii bu kadar iyi niyetli oluşu gerçeklere giden yoldaki perdeyi kaldırmasını hep engelliyor. Ta ki bazı şeylere kendi gözleriyle şahit olana kadar. Tabii evlerinin karşısındaki komşuları da bu duruma yardımcı olmuyor değil.




Beth ona yapılanlara karşı bile çoğunlukla iyi niyetini muhafaza ediyor dizi boyunca. Aslında burada çok büyük mesajlar veriyor dizi. Her şeyden önce kadınların tek başına bir birey olduğu ve  toplumda önce bu sıfatla yer aldıklarını, kadın-erkek ilişkilerini evliliklerdeki sorunları. "Kemalim yapmaz" cı olmamak gerektiğini. İlgi alanlarının ve yeteneklerinin evliliğe kurban edilmemesi gerektiğini...


Evin sonraki sahipleri 1980'lerde yaşayan Simone and Karl Grove. Sosyete'nin bilinen zenginlerinden.



Simone dizide beni en çok güldüren karakterdi. Özellikle istediğini alması ve güçlü kadın duruşu sergilemesi 80'lerde işlerin değişmeye başladığını göstermek içindi bence. Dizi'nin bu kısmında ırkçılık, kadın erkek arası yaş farklılıkları gibi konulara değinilmiş. 



Simone karakter itibariyle dominant taraf. Karl ise onun suyuna gidiyor çoğunlukla. Fakat Karl'ın çok büyün bir sırrı var. Bunu beklenmedik bir şekilde keşfeden Simone ise çok farklı bir yola giriyor. Bana kalırsa biraz abartılan tarafları vardı bu kısımdaki işleyişin. Özellikle en yakın arkadaşı Naomi ile ilgili olaylar. İzleyenler ne dediğimi anlayacaktır. Yani desteklediğim noktalar olduğu gibi desteklemediğim kısımlar da vardı. Fakat nihayetinde Simone'u haklı bulmakla beraber yaptığı her şeye hak veremedim.


Evin bize anlatılan son sahipleri 2018'de, bir avukat Taylor Hardin ve onun open-marriage yaşadığı (open marriage: ikili bir evliliğin ortaklarının, her birinin evlilik dışı cinsel ilişkilere girebileceğini kabul ettikleri ve bu nedenle aldatma olarak kabul edilmediklerini ve zımni evlilik tekeşliliğine rağmen açık bir ilişki kurduklarını veya kabul ettikleri bir tek eşliliksizlik biçimidir.) senaryo yazarı kocası Eli Cohen. Yaşadıkları şeyleri başından itibaren tahmin etmekle birlikte her bölüm "Ama olmaz ki, bunu da yapmazsınız artık, yuh" dediğim çok sahneler oldu  Buradaki kadın karakterimizin avukat olmasıyla kadın hakları ve eşitlik ilkelerine değiniliyor başlarda. 




Taylor 20. yüzyılın dediğim dedik kadın karakteri. Kişiliği güçlü  ve her şeyle başa çıkabilir izlenimi veriyor. Zaten hikayeyi öğrendikçe öyle de olduğunu anlıyorsunuz. Bir gün Taylor görüştüğü Jade'i eve getirmek zorunda kalıyor. Bir nedenden dolayı birkaç gün birlikte yaşayacaklarını söylüyor Eli'a . Eli ise tek kurallarının "takıldıkları kişi" yi kendi evlerine getirmemek olduğunu Taylor'a hatırlatsa da yaşayacakları şeyleri engellemiyor bu. (Yemin ederim Eli kadar sorunlu dizi karakteri az vardır.)




 Dizi'de en sinir olarak izlediğim kısım bu çiftinkiydi. Siz de izlerken delirebilirsiniz muhtemelen